Telefon: 0 531 846 1782

Haber Detay

Alkollü Araç Kullanırken Yapılan Kazada Sigortanın Ödeme Yapmama Durumu

İşçilik alacağı izin ücreti

Alkollü Araç Kullanırken Yapılan Kazada Sigortanın Ödeme Yapma Durumu

Karayolları Trafik Kanun ve yönetmeliÄŸi uyarınca belli bir promilin üstünde alkol almış bir kiÅŸinin araç kullanması ve trafiÄŸe çıkması yasaklanmıştır. KiÅŸinin belirlenmiÅŸ olan alkol limitinin üzerinde ile trafik kazasında taraf olması durumunda ise, sigorta ÅŸirketleri tarafından hasarın teminat dışında bırakılması adına iÅŸlemler yapmaktadırlar. Bunun yanı sıra, sigorta ÅŸirketleri, hasar iliÅŸkin olarak yapılan ödemeleri ise sigorta ettirene rücu etmektedirler. Ancak yerleÅŸik Yargıtay kararları ve doktrinde benimsenmiÅŸ olan görüÅŸ, kiÅŸinin yapmış olduÄŸu kaza ile alkollü olması arasında neden-sonuç iliÅŸkisinin olup olmadığının uzman kiÅŸilerce belirlenerek sonuca varılması yönündedir. kiÅŸinin kusuru olmaksızın olunan trafik kazasında salt alkollü olması sebebi ile kusurlu bulunması hakkaniyetli olmayacaktır.

KiÅŸinin yapmış olduÄŸu kazanın nedeni sadece alkollü olup olmaması noktasında deÄŸerlendirilmeli, bu deÄŸerlendirme uzman doktor bilirkiÅŸileri de kapsayan bir kurulun oluÅŸturduÄŸu bilirkiÅŸilerce saptamalıdır. yapılan incelemeler sonucunda ise eksik husus kalmaması durumunda mahkemece karar verilmelidir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.06.2013 tarih ve 2013/6925 E.-2013/8892 K. sayılı kararında, “2918 Sayılı K.T.K.nın 48. maddesinde; alkollü içki alması sebebiyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiÅŸ kiÅŸilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduÄŸu ifade edilmiÅŸtir. Karayolları Trafik YönetmeliÄŸinin "UyuÅŸturucu ve Keyif Verici Maddelerle Ä°çkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" baÅŸlıklı 97. maddesinde alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli sürme yeteneÄŸini kaybetmiÅŸ kiÅŸilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduÄŸu açıklandıktan sonra konuyla ilgili olan "b-2" bendinde "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar baÅŸlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diÄŸer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır. Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Åžartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay iÅŸletenin veya eylemlerinden sorumlu olduÄŸu kiÅŸilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kiÅŸilerin uyuÅŸturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiÅŸ veya olay yukarda sayılan kiÅŸilerin alkollü içki almış olmaları sebebiyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiÅŸ bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduÄŸu açıklanmıştır.

Bununla birlikte. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Åžartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teÅŸkil eden K.T.K.nın 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiÅŸ kiÅŸilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliÄŸe bırakılmış olmadığından. Karayolları Trafik YönetmeliÄŸinin 97. maddesinde, yukarda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuÅŸturucu veya keyif verici maddelerle alkollü içkilerin oranlarının ne ÅŸekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir ÅŸekilde genel ÅŸart olarak kabulü de mümkün deÄŸildir.

O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliÅŸ ÅŸekli itibariyle sürücünün salt ( münhasıran ) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. DiÄŸer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü T.T.K.nun 1281. maddesi hükmü gereÄŸince sigortacıya düÅŸmektedir.

Yargıtay'ın yerleÅŸik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doÄŸrudan doÄŸruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkiÅŸilerden oluÅŸan bilirkiÅŸi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleÅŸip gerçekleÅŸmediÄŸinin, alkol dışında baÅŸka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiÄŸinin saptanması durumunda, oluÅŸan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceÄŸi ilkesi benimsenmektedir.” denilmektedir.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2005 tarih ve 2005/11-624 E.-2005/713 K. sayılı kararında; “UyuÅŸmazlık, rizikonun teminat dışı kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Dairemizin yerleÅŸik uygulamasına göre, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Åžartları'nın A.5.5. maddesi hükmü gereÄŸince, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliÅŸ ÅŸekli itibariyle, sürücünün münhasıran, sadece alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. DiÄŸer anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Böyle bir nedenle, hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü de TTK'nun 1281'inci maddesi hükmü uyarınca, sigortacıya düÅŸmektedir. Sürücünün aldığı alkolün oranının doÄŸrudan doÄŸruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konularında uzman bir bilirkiÅŸinin de yer aldığı kurul tarafından, olayın salt alkol etkisi altında gerçekleÅŸip gerçekleÅŸmediÄŸinin, baÅŸka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir.

Somut olayda, araç sürücüsü T'nin az miktarda alkol aldığı doktor raporunda belirtildiÄŸi gibi, bu kiÅŸi, jandarma görevlisince alınan ifadesinde "üç bira ve bir rakı içtiÄŸini" beyan etmiÅŸtir. Bu durumda, sürücünün aldığı alkolün miktarı ve oranı raporda kesin olarak tespit edilmemiÅŸ ise de, az ya da çok miktarda alkol aldığının kabulü gerekmektedir. Esasen, bu noktada çekiÅŸme de bulunmamaktadır. Raporu hükme esas alınan bilirkiÅŸi kurulu, dairemiz uygulamasına uygun ÅŸekilde oluÅŸturulmuÅŸ ise de, olayın oluÅŸ ÅŸekli bu raporda tartışılmadığı gibi, az miktarda da olsa alkolün olaya etki ettiÄŸinin tespiti ile yetinilmiÅŸ, olayın sadece ve tek başına alkolün etkisiyle oluÅŸtuÄŸu kesin olarak ortaya konulmamıştır.

O halde, mahkemece, sürücünün alkol aldığına ve bunun kazaya etki ettiÄŸine iliÅŸkin tespitin tek başına uyuÅŸmazlığın çözümüne yetmeyeceÄŸi gözetilerek, alkolün münhasır etkisi altında kazanın olup olmadığı üzerinde durulması, ek ya da yeni bir bilirkiÅŸi kurulundan rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz rapora itibar edilerek, eksik incelemeye dayalı yazılı ÅŸekilde hüküm tesisi yerinde görülmediÄŸinden kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiÅŸtir .” denilmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2002 tarih ve 2002/11-768 E.-2002/840 K. sayılı kararında, “Davacı vekili, müvekkiline ait kasko sigortalı aracın, kazaya uÄŸradığından bahisle tazminat talebinde bulunmuÅŸtur. Kasko sigorta poliçesi, taraflar arasında poliçe genel ÅŸartları çerçevesinde akdedilen bir sözleÅŸme belgesidir. Genel ÅŸartların ( A-5 ) maddesinin 5. fıkrasına göre, rizikonun teminat dışında kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip, kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluÅŸtuÄŸunun da sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Artık burada üçüncü araç sürücüsünün, ya da sigortalı sürücünün kusurunun, kasko sigortası olması nedeniyle önemi yoktur. Yani. önemli olan kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelip gelmediÄŸidir. Bu durumun belirlenmesi de, aralarında bir trafik uzmanı ve nöroloÄŸun da bulunduÄŸu bir bilirkiÅŸi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliÅŸ ÅŸekli itibarıyla bu kaza ve hasarın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediÄŸinin ve illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit ettirilmesi ile mümkündür.” denilmektedir.

GörüldüÄŸü üzere, yerleÅŸik Yargıtay içtihatları da, sürücünün sadece alkollü olması durumunda, sigortanın hasara iliÅŸkin sorumluluÄŸunun kalkmayacağını belirtmektedir. burada sigortacının rücu yapabilmesi için, gerçekleÅŸen kaza ile sürücünün alkollü olması arasında illiyet bağını ispat etmek zorundadır. söz konusu husus ispat olunmadığı sürece, sigortacının sorumluluÄŸu devam edecektir.

Haber Tarihi: 20 - Temmuz - 2023