Telefon: 0 531 846 1782

12 Bankaya Karşı 3 Kat Tazminat Davası

12 BANKAYA KARÅžI KARÅžI 3 KATINA KADAR TAZMÄ°NAT DAVASI - KARTEL TAZMÄ°NATI - 

ÖZET - Türkiye’de faaliyet gösteren 12 banka(Akbank, Denizbank, Finansbank, HSBC Bank, ING Bank, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Halk Bankası, Türkiye Ä°ÅŸ Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Ziraat Bankası, Garanti Ödeme Sistemleri A.Åž., Garanti Konut Finansmanı)nın 21/08/2007-22/09/2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaÅŸma ve uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı rekabetin korunması hakkmdaki kanunun 4.maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle bu bankalara fazla ödeme yaptığınız, bu nedenle zarara uÄŸradığını, bu zararın tespitini ve ayrıca tespit olunan zararın 3 katını tazminat olarak talep etme imkanı olduÄŸunukredi kullanım tarihinden itibaren ticari avans faizi ile tahsilini talep edebilirsiniz.

 

T.C. Ä°STANBUL 12. TÜKETÄ°CÄ° MAHKEMESÄ°

Dava: Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Hizmetin Ayıplı Olmasından Kaynaklanan)

DAVA:

Davacı vekili 08/11/2016 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın Cihangir ÅŸubesinden 11/03/2011 tarihinde 75.000.00 TL tutarında 60 ay vadeli konut kredisi kullandığını, davalı bankanın da aralarında bulunduÄŸu Türkiye’de faaliyet gösteren 12 bankanın 21/08/2007-22/09/2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaÅŸma ve uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı rekabetin korunması hakkmdaki kanunun 4.maddesini ihlal ettiklerini bu ihlal sebebiyle müvekkilinin davalı bankaya fazla ödeme yaptığını, bu nedenle zarara uÄŸradığını, bu zararın tespitini ve ayrıca tespit olunan zararın 3 katını tazminat olarak talep ettiklerini belirterek kredi kullanım tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiÅŸtir,

DAVAYA CEVAP:

Davalı vekili 09/01/2017 tarihli cevap dilekçesinde mahkememizin görevli olmadığını, dava konusu olayın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduÄŸunu, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduÄŸunu, bu yönden itirazlarının olduÄŸunu, Rekabet Kurulu tarafından verilen karar hakkında müvekkili olan banka tarafından idari yargıda iptal davası açıldığını, açılan bu davanın Ankara 2. Ä°dari Mahkemesi tarafından 05/12/2014 tarih ve 2014/137 Esas, 2014/139 Karar sayılı kararı ile reddedildiÄŸini, bu kararın temyiz edildiÄŸini, Danıştay 13. Daire BaÅŸkanlığının 2015/2974 Esas ve 2015/4612 Karar sayılı ilamı ile temyiz talebinin de reddedildiÄŸini, müvekkili bankanın bu karar yönünden karar düzeltme talebinde bulunduÄŸunu, bu itibarla kararın kesinleÅŸmesi gerektiÄŸini belirterek bu hususun bekletici mesele yapılmasını usul i Ä°tirazlar olarak ileri sürmüÅŸtür.

Davalı vekili esasa iliÅŸkin olarak da davacının Rekabet Kurulu kararını bu karar 21/11/2011 tarihinde duyurulduÄŸundan bu tarih itibariyle öÄŸrendiÄŸini, açılan davada tazminatın koÅŸullarının oluÅŸmadığını, söz konusu tazminatın hukuka aykırı fiil sebebiyle oluÅŸmuÅŸ sayılabileceÄŸini, bu itibarla zarar, hukuka aykırı fiil, illiyet bağı ve kusur yönünden tazminat ÅŸartlarının oluÅŸmadığım belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiÅŸ, ayrıca delil listesinde sunduÄŸu delillerin toplanmasını istemiÅŸtir.

DELÄ°LLER VE DEÄžERLENDÄ°RÄ°LMESÄ°:

Dava dilekçesinde bildirilen banka kayıtları ile Rekabet Kurulunun karar örneÄŸi dosyaya alınmıştır. (Rekabet Kurulu kararı mahkememizde gösterilmekte olan birden fazla dosya için CD içerisinde orijinal hali ile getirtilmiÅŸ ve incelenmiÅŸ, mahkememiz kasasına alınmıştır.) Davalı vekili cevap dilekçesinde her ne kadar esasa Ä°liÅŸkin olarak delil ve beyan sunma hakkını saklı tuttuÄŸunu ileri sürmüÅŸ ise de, mahkememizde HMK 316-322 maddeleri uyarınca basit yargılama usulu uygulanmaktadır. Tensip zaptında da bu husus belirtilmiÅŸ olup, taraflara bütün delillerini Ä°braz edilmesi hususunda ihtarat yapılmıştır. Davacı ve davalı vekillerinin delilleri ve itirazları, itirazlarının mahiyetine göre usuli ve esasa iliÅŸkin olarak aÅŸağıda incelenmiÅŸtir.

DAVANIN USUL HÜKÜMLERÄ° YÖNÜNDEN Ä°NCELENMESÄ°:

Rekabet Kurulu Kararının Dava Şartı Olup Olmadığı Hususunun İncelenmesi;

Dava Åžartları HMK. 114. Maddesinde düzenlenmiÅŸ olup tahdidi olarak sayılmakla birlikte maddenin son fıkrasında “DiÄŸer kanunlarda yer alan dava ÅŸartlarına iliÅŸkin hükümler saklıdır” ifadesi ile tahdidi olarak sayılan bu dava ÅŸartları dışında diÄŸer kanunlarda da dava ÅŸartlarının düzenlenmiÅŸ olabileceÄŸine vurgu yapılmıştır. ÖrneÄŸin TKHK düzenlenen belirli deÄŸerin altında kalan uyuÅŸmazlıklar yönünden hakem heyetine baÅŸvurmadan Tüketici mahkemesine dava açılamayacağı hükmü, TBK ve Ä°Ä°K hükümlerine göre aciz belgesi alınmadan kefile karşı takip yapılamayacağı hükmü,gibi ÅŸartlar diÄŸer kanunlarda yer alan dava ÅŸartlarıdır. Dava ÅŸartlarının en önemli özelliÄŸi bu ÅŸartlar bulunmadan davanın görülemeyecek olmasıdır. Yine bir kısım dava ÅŸartlarının sonradan yerine getirilerek dava ÅŸartı sorunu çözümlenebilirken, bir kısım dava ÅŸartları yönünden bu mümkün deÄŸildir. Bunun dışında ve en önemlisi dava ÅŸartlarının en önemli özelliklerinden birisi Kanunla düzenlenmiÅŸ olmasının gerekmesidir. Zira Rekabetin Korunması Hakkında Kanun' un hiç bir maddesinde bu husus dava ÅŸartı olarak düzenlenmemiÅŸ Kanun Koyucu bu yönde baÅŸkaca bir kanunda da düzenleme yapmamıştır. Aksini kabul Yasama yetkisinin gasbı, kullanılması sonucunu doÄŸurur ki mevcut Anayasa Hükümlerine' de, önceki Anayasa hükümlerine de aykırılık teÅŸkil eder.

Rekabet Hukukunun Kararının Bekletici Sorun Yapılması Yönündeki Taleplerin DeÄŸerlendirilmesi GerektiÄŸi Yönündeki Ä°ddialar ve baÄŸlı olarak görev ve yetki hususu:

Rekabet Kumulunun kararının bekletici mesele yapılması yönündeki iddialara gelince; öncelikle bekletici sorun ile ilgili olarak HMK. “Madde 165- (1) Bir davada hüküm verilebilmesi, baÅŸka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki iliÅŸkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen baÄŸlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.” Åžeklinde düzenleme getirmiÅŸtir. Bu konuda ilk vurgulanması gereken husus mahkemenin bir konuyu bekletici sorun yapmak zorunluluÄŸu bulunmadığı hususudur. Hatta çoÄŸu kez yargılamanın uzamaması bakımından “taraflardan biri sırf davayı uzatmak için, baÅŸka bir mahkemede dava açar ve bu mahkeme kararının bekletici sorun yapılmasını isterse, bu tarz kötü niyetli davranışlara izin verilmeyerek bekletici sorun yapma talebinin kabul edilmemesi yerinde olur. Ayrıca böyle bir kötü niyet olmasa dahi, bekletici sorun yapmak, yargılamada istenen yararı saÄŸlamayacak veya davayı gereksiz yere uzatacaksa, bekletici sorun yapmaktan kaçınılmalıdır.” (Medeni Usul Hukuku-Pekcamtez,Atalay, Özekes- s.344-346) Yasa gereÄŸi zorunlu olarak bekletici sorun yapılması gereken haller (AY m. 152, UMK m. 18, m. 19, Ä°Ä°K m.68/4) kanunlarda açıkça gösterilmiÅŸ olup gerek Rekabetin Korunması Hakkında kanun, gerek TTK ve gerekse Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun maddelerinin hiç bir yerinde Rekabet Kurumu’ nun verdiÄŸi kurul kararının bekletici sorun yapılması gerektiÄŸi yönünde bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Åžu halde bekletici sorun yapılması yönündeki taleplerin kabul edilip edilmeyeceÄŸi yönündeki karar Mahkememizin takdirindedir.

Konu ile ilgili HMK hükümleri ve öÄŸreti de yer alan görüÅŸler incelendiÄŸinde özellikle mahkemeler arasında çeliÅŸkili hükümler ortaya çıkmaması yönünden kanunda böyle bir düzenlemeye gidildiÄŸi anlaşılmaktadır. (Medeni Usul Hukuku-Pekcamtez,Atalay, Özekes-s.344-346, Ä°stinaf Sistemine göre yazılmış Medeni Usul Hukuku - Kuru s.477-479) Bekletici sorun yapılmasının bir diÄŸer önemli nedeni verilecek olan bir hükmün veya tespitin görülmekte olan davanın sonucunu doÄŸrudan etkileyecek olması, örneÄŸin açılan davanın konusuz kalması gibi bir durumla karşılaşılma ihtimalidir. (KamulaÅŸtırma bedelinin arttırılması davasında, idare mahkemesinde açılan kamulaÅŸtırma iÅŸleminin iptali davasının bekletici mesele yapılması) Yine baÅŸka bir durum görülmekte olan davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması yeni açılacak olan baÅŸka bir davada verilecek karara baÄŸlı ise mahkeme, ilgili tarafa süre verir ve bu dava açılınca, açılan bu davayı bekletici sorun yapar. (Senedin sahteliÄŸinin iddia edilmesi durumunda sahteliÄŸin ispatı için açılan davanın beklenilmesi gibi)

Bazı hallerde ise aksine Mahkeme bir diÄŸer mahkemenin kararını bekletici sorun yapamaz. Davanın esasına girilmesi ve incelenmesi gerekir. Esasen kural olarak aynı yargı kolunda yer almasına raÄŸmen örneÄŸin ceza mahkemesinin kararları hukuk mahkemelerini, hukuk mahkemelerinin kararlarının ceza mahkemelerini baÄŸlayıcı deÄŸildir. Benzer ÅŸekilde idari yargı kararlarını adli yargı mahkemelerini, adli yargı kararları idari yargı mahkemelerini baÄŸlamamaktadır. Mahkeme kararlarının delil niteliÄŸi ise delillerin incelenmesi ve deÄŸerlendirilmesi noktasında önemlidir.

Somut uyuÅŸmazlık yönünden Rekabet Kurulunun kararına karşı idari yargıda açılan iptal davasının bekletici sorun yapılmamasının incelenmesine gelince:

Öncelikle rekabet konusu ile ilgili kanuni düzenlemeler ve bu kanunların düzenlenme amaçlarının incelenmesi gerekir.

Belirtmek gerekir ki Haksız rekabet ile ilgili temel kanun maddeleri sanıldığının aksine 4054 Sayılı rekabetin korunması hakkında kanunda deÄŸil Türk Ticaret Kanununun 54 ile 63 maddelerinde yer almaktadır. Özellikle TTK. 55 hangi fiillerin haksız rekabete iliÅŸkin ticari uygulamalar olacağını, TTK.56 hukuki sorumluluk ve dava açabilecek kiÅŸiler ile çeÅŸitli davalar baÅŸlığıyla dava örneklerini açıklamıştır.

Rekabet Hukuku ile ilgili bir diÄŸer kanun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun' dur. Anayasa “Madde 167 - Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının saÄŸlıklı ve düzenli iÅŸlemlerini saÄŸlayıcı ve geliÅŸtirici tedbirleri alır; piyasalarda fıillÄ° veya anlaÅŸma sonucu doÄŸacak tekelleÅŸme ve kartelleÅŸmeyi önler. Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diÄŸer dış ticaret iÅŸlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir.” ÅŸeklindeki düzenlemenin gereÄŸi olarak çıkarılan 4054 sayılı kanun 1. maddesinde "Bu Kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaÅŸma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teÅŸebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını saÄŸlamaktır.” ÅŸeklinde kanunun amacını açıklanmıştır. Ayrıca Anayasa' mn 48. maddesinin de konuyla ilgili olduÄŸunu vurgulamak gerekir.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun incelenmesinde genel olarak haksız rekabetle ilgili bir kısım tanımlar ile rekabetin korunması konusunda idarenin (Anayasa gereÄŸi devletin) görevleri ile bu görevlerin kimler tarafından yerine getirileceÄŸi hususlarının düzenlenmiÅŸ olduÄŸu görülmektedir. Kanunda gösterilen bu görevlerin devlet tarafından yerine getirilmesine neden ihtiyaç duyulmuÅŸtur? Çünkü haksız rekabetin özellikle tüketiciler ve rakip iÅŸletmeler tarafından ispatı son derece güçtür, ve Rekabet Kurumu' na verilen yetkiler rakip iÅŸletmelere ve tüketicilere verilemez. Ticari sırların varlığı, bizzat rekabet kavramının gereÄŸi olarak, haksız rekabet durumunun ÅŸahıslar tarafından deÄŸil devlet tarafından incelenmesinde çeÅŸitli faydalar vardır. Bununla birlikte rekabetin ihlal edildiÄŸi hallerde rekabet kurumu tarafından inceleme yapılmadan baÅŸka bir yolla rekabetin ihlal edildiÄŸinin tespiti mümkün müdür sorusuna da olumlu cevap vermek gerekir. Bir tüketici yada rakip firma TTK. Hükümlerine ve davacının sıfatına göre Ticaret Mahkemesine veya Tüketici mahkemesine müracaat etmek suretiyle (rekabet kurumu hiç inceleme yapmamış olsa dahi) rekabetin ihlal edildiÄŸini ve bundan zarar gördüÄŸünü iddia ederek dava açabilir.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile ilgili olarak belirtilmesi gereken son husus kanunun genel olarak idareye sorumluluklar yüklemekle birlikte özellikle 56-59 maddelerinde rekabetin sınırlanmasının özel hukuk alanındaki sonuçları konusunda da düzenleme içerdiÄŸi hususudur. Zira bir konunun hem adli yargı yönünden hemde idari yargı yönünden aynı kanunla düzenlemeler içermesi mümkündür.

Rekabet hukuku ile ilgili olarak diÄŸer bir kanuni düzenleme yeni Türk Ticaret Kanunu ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun' dan sonra yürürlüÄŸe giren 6502 sayılı Tüketicinin korunması hakkında kanun (Öncesinde ise 4077 sayılı kanun) hükümleridir. Kanunun bütün olarak tüketiciyi koruması ve özellikle haksız ticari uygulamalar baÅŸlığını taşıyan 62. maddesi dikkate alındığında haksız rekabetten doÄŸrudan etkilenecek kiÅŸilerin aslında tüketiciler olduÄŸu açıktır. Ayrıca TTK. 56/2 maddesi haksız rekabet davasını tüketicilerin de açabileceÄŸini açıkça belirtmiÅŸtir. Ayrıca rekabet uygulamalarından en çok yararlanan kesimin tüketiciler olduÄŸu konusunda da tereddüt yoktur. Bütün rekabet hukuku ile ilgili öÄŸretideki kaynaklarda rekabet hukukunun sosyal bakımdan incelenmesinde, rekabet yasalarının asıl iÅŸlevlerinin tüketicileri korumak olduÄŸu hususuna iÅŸaret edilmiÅŸtir.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun' un 83. maddesi Madde 83 - (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.(2)Taraflardan birini tüketicinin oluÅŸturduÄŸu iÅŸlemler ile ilgili diÄŸer kanunlarda düzenleme olması, bu iÅŸlemin tüketici iÅŸlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye iliÅŸkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.

Bu madde mahkememizin görev ve yetkisine yapılan itirazlar yönünden açıklayıcı nitelikte bulunduÄŸundan özellikle belirtilmiÅŸtir.

Yukarıda yapılan açıklamalara ilave olarak; mahkemeler ile rekabet kurumu arasındaki iliÅŸkinin kanuni düzenlemeye baÄŸlanması gerektiÄŸi yönünde öÄŸretide görüÅŸler bulunduÄŸunu belirtmek gerekir. Öte yandan Danıştay Ä°dari Dava Daireleri Genel Kurulu' nun Y.D.itiraz no 1999/113 sayılı kararına göre “eÄŸer bir anlaÅŸma veya uygulama ile ilgili olarak mahkeme bir karar vermiÅŸse Kurul bu karara uymak zorundadır. EÄŸer mahkeme henüz karar vermemiÅŸse, dava derdest ise "idarece ayrıca bir inceleme yapılmasına ve tedbir kararı verilmesine olanak bulunmamakta olup, aksi düÅŸünce yargı kararının uygulama olanağının, niteliÄŸinin, varlığının ortadan kaldırılması sonucunu doÄŸurur” ÅŸeklinde olup rekabet kurulunun yargı kararı ile baÄŸlı olduÄŸuna vurgu yapılmıştır.

Yüksek Yargıtay 11. ve 19. Hukuk dairelerinin Rekabet Kurumuna baÅŸvuru yapılması gerektiÄŸi, veya baÅŸvuru yapılmış ise bu kararın kesinleÅŸmesinin bekletici sorun yapılması gerektiÄŸi yönündeki kararları mahkememizce benimsenmemiÅŸtir. Aksine kabul TTK. nun yukarıda belirtilen maddelerinin yok hükmünde olduÄŸu anlamına gelir. Oysa ki gerek yeni TTK gerekse 6502 sayılı TKHK 4054 Sayılı RKHK dan sonra yürürlüÄŸe girmiÅŸ olup haksız rekabeti yeni haliyle düzenlemiÅŸlerdir. Çünkü yukarıda açıklandığı üzere RKHK (özel hukuka iliÅŸkin hükümler içermekle birlikte) daha ziyade rekabetin korunması konusunda idarenin görevlerini açıklamaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Yüksek Yargıtay 11. ve 19. Hukuk Dairelerinin anılan görüÅŸleri ile ilgili içtihatlar eski tarihli içtihatlardır.( 1999-2005) Ayrıca haksız rekabetin tespiti yönünden adli yargı da bir tespit davası açılması ve mahkemece konu incelenerek rekabetin ihlali yönünde bir karar verilmesi halinde, kararı veren mahkeme tarafından idari yaptırımların uygulanması bakımından Rekabet Kurumu BaÅŸkanlığına bilgi dahi verilmelidir.

Yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler dikkate alındığında açılan davada Rekabet Kurulunun kararına karşı idari yargıda açılan iptal davası mahkememizce tüketicilerin maÄŸduriyetleri de dikkate alınarak ve gecikmiÅŸ adalet, adalet deÄŸildir düsturundan hareketle bekletici sorun yapılmamıştır.

Davalı vekilinin zamanaşımı define iliÅŸkin savunması da mahkememizce kabul edilmemiÅŸtir. Davalı bankanın diÄŸer bankalar Ä°le ortak olarak gerçekleÅŸtirdiÄŸi anlaÅŸmalar haksız fiil olarak kabul edilirse, TBK 120. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi on yıldır. Taraflar arasındaki sözleÅŸme dikkate alınırsa da, sözleÅŸmeler yönünden uygulanması gereken TBK 146. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi yine on yıldır. Davanın açıldığı tarih itibariyle her halde zamanaşımı süresi dolmamıştır. Davacının hak düÅŸürücü süreyi geçirdiÄŸi yönündeki iddialara iliÅŸkin olarak, bu sürenin baÅŸlangıcının davacının dava hakkını öÄŸrendiÄŸi tarihte baÅŸlayacak olması ve bu öÄŸrenme tarihi konusunda davalı tarafından bu konuda bir delil dosyaya sunulmamış olması dikkate alınarak reddine karar verilmiÅŸtir. Cevap dilekçesinde Rekabet Kunımu' nun kararının kamuoyunda konuÅŸulduÄŸu, kararın da Kurumun sitesinde yayınlandığı belirtilmiÅŸ ise de bu yayınların tebligat yerine geçmeyeceÄŸi, davacının da gerek medyayı gerekse kurumun internet sayfasını takip zorunluluÄŸu bulunmadığı açıktır. Medya yolu ile tebligat hukukumuzda mümkün ise de bu hususun ilan metninde açıkça belirtilmesi gerekir. (MSB asker alımlarına iliÅŸkin ilanları, YSK' nun seçim öncesi yaptığı ilanlar bu türden tebliÄŸ yerine geçen ilanlara örnektir.) Ayrıca yasada medya yolu ile tebligata da izin verilmelidir. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’ da bu tür tebligata izin veren bir hüküm bulunmadığı gibi, bu yönde ayrı bir düzenlemede bulunmamaktadır. Bu nedenle zamanaşımı definin de reddi gerekmiÅŸtir.

Sonuç olarak davalı tarafın görev, yetki, dava ÅŸartları, bekletici mesele, zamanaşımı, hak düÅŸürücü sürelerin geçtiÄŸi yönündeki itirazları mahkememizce kabul görmemiÅŸ, davanın esasının incelenmesine geçilmiÅŸtir.

DAVANIN ESASININ Ä°NCELENMESÄ°:

Mahkememize açılan dava; davacı ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleÅŸmesinde, davalı bankanın piyasaya hakim diÄŸer bankalar ile uyumlu eylem içerisinde bulunarak rekabeti bozucu anlaÅŸmalar yapması neticesinde, nonnal piyasa koÅŸullarında davacıdan tahsil edeceÄŸi faiz miktarından fazla haksız faiz tahsil etmesinin sonucu almış olduÄŸu fazla faizin iadesine, uÄŸradığı zararların tazminine iliÅŸkin alacak davası ile, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 58. maddesine dayalı tazminat talebidir.

Mahkememizce Rekabet Kurumu Kararı, davalı banka ile davacı arasında yapılmış olan kredi sözleÅŸmesi getirtilmiÅŸ, dosya hesap iÅŸlemleri yönünden bilirkiÅŸiye verilerek faiz farkının tespiti yönünden bilirkiÅŸi raporu alınmıştır.

Davacı vekili maddi vakıa olarak Rekabet Kurumu' nun 2011-4-91 sayılı 08/03/2013 tarihli kararı ile taraflar arasındaki sözleÅŸmeyi delil göstererek davada bu delillere dayanmış, bilirkiÅŸi incelemesi ve diÄŸer yasal delillerin de toplanmasını talep etmiÅŸtir. Talep edilmediÄŸinden Mahkememizce baÅŸkaca delil araÅŸtırılması cihetine gidilmemiÅŸtir.

Davalı Vekili de davacının bildirdiÄŸi delillerin yanı sıra, davalı bankanın defter ve kayıtları ile TCMB’ nın bir kısım verileri ile Türkiye Bankalar BirliÄŸinin bir kısım verilerinin toplanmasını talep etmiÅŸ, emsal karar örneÄŸi sunmuÅŸtur. Bu veriler getirtilmemiÅŸtir. Bu verilerin istenilmemesinin sebebi delil olarak incelenen Rekabet Kurulu kararı ile ilgili yapılan deÄŸerlendirmeler de açıklanacaktır.

Davacı talepleri ve deliller ayrı ayrı deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Öncelikle tarafların ortak dayandıkları deli! olan Rekabet Kurumu Karan incelenecektir. Mahkememizce Rekabet Kurumu' nun kararının bekletici mesele olarak kabul edilmemesinin gerekçeleri yukarıda açıklanmıştı. Ancak Rekabet Kurulunun bu kararda yer alan maddi bulgulan ve bulgulara dayalı deÄŸerlendirmelerinin kıymeti göz ardı edilemez. Öncelikle ÅŸu hususun tespitinde yarar vardır. Nasıl ki bir trafik kazasında maddi vaka trallk kazasının kendisidir ve kazanın, özel hukuku, ceza hukukunu ilgilendiren sonuçları, idari yaptırımlar öngören sonuçları vardır. Somut dosyada da Rekabet Kurulu' nun maddi vakalara iliÅŸkin tespitleri önemlidir ve delil olarak mahkememizce kabul edilmiÅŸtir.

Rekabet Kurulu* nun maddi vakıalara iliÅŸkin tespitleri ve neticeleri: Rekabet Kurulu kararında öncelikle incelenen konu belirlenmiÅŸ, bankaların nitelikleri, büyüklükleri vs. konular irdelenmiÅŸtir. Mahkememizce Kurul Karart' nın !-3, 13-20. 29, 33-36, 54-59 paragraflara özellikte mahkememizin görevi yönünden deÄŸerlendirilmiÅŸ ve dikkate alınmış, mahkememizce kararın dayandığı delillerin bulunduÄŸu paragraflar özellikle incelenmiÅŸtir.

Kurul kararının 54 ile 59 paragraflarında ilgili ürün pazarının tamımı yapılmıştır. 61 ile 101. paragraflarda Yapılan Tespitler ve Elde Edilen Bilgi ve Belgeler baÅŸlığı altında uyumlu eylemlere iliÅŸkin somut bulgular vakalar açıklanmıştır. Bu paragraflarda, banka genel müdürleri arasındaki kahvaltılı toplantı, bankaların iç yazışmaların da yer alan centilmenlik anlaÅŸması olarak nitelendirilen anlaÅŸmaya iliÅŸkin açıklamalar, banka çalışanlarının anlaÅŸma çerçevesinde hareket etme çabaları, ticari sır olarak rakip firmalara verilmemesi beklenilen uygulamaların öncelikle anlaÅŸmanın diÄŸer tarafına duyurulması, ortak hareket saÄŸlayabilmek adına banka yöneticilerinin birbirlerini aramaları anlatılmıştır. Raporun bu bölümünde yer alan “Dün ( ) ile bir vesile ile beraberken yakın bir zamanda bir araya gelmemizde yarar olduÄŸunu düÅŸündük. Özellikle artan maliyet baskısı, düzenleyici kurumların bazı iÅŸkollarımıza bakışı ve küresel geliÅŸmelerin çok da ümit verici geliÅŸmediÄŸi bir ortamda dördümüzün bazı konuları bir sohbet ortamında konuÅŸmamızın yararlı olacağını düÅŸündük ... 3 Temmuz perÅŸembe (alternatif 1 Temmuz salı) 7.30-9.00 programınıza uygun mudur?..." ÅŸeklinde ilk anlaÅŸma görüÅŸmelerine baÅŸlanıldığı, “YTL Mevduat fiyatlaması ile ilgili kısa bilgi vermek istiyorum. Dün Garanti Bankası bizi arayarak aylık vadede %20 faiz için centilmenlik anlaÅŸması teklifinde bulunmuÅŸtu. Bugün aylık vadede, özellikle sorun yaÅŸanabilecek büyük montanlı iÅŸlem olmamasının verdiÄŸi avantaj ile, bu faiz oranının üzerinde faizi ykb olarak telaffuz etmedik. Ancak sabah itibariyle Akbank’tan bu vadede % 20,60 faizi duyduk. GeçiÅŸ günü olması sebebiyle, iletiÅŸimdeki aksama olmuÅŸ olabilir. Bugün ( ) Bey aracılığı ile iletilen konuya istinaden, genel müdürler düzeyinde anlaÅŸma olduÄŸunun teyit edilmesinin ardından, p.tesi gününden itibaren, faiz oranı olarak bu limite sadık kalmaya devam edeceÄŸiz. ...Bu nedenle haftanın ilk 3 iÅŸgünü içinde Akbank ile Garanti Bankası’nın bu anlaÅŸmaya uymasını beklemekle beraber, iÅŸ Bankası ile kamu bankalarının bu anlaÅŸma dahil olup olmadığına göre, bu mevduatları diÄŸer bankalara ödeme ihtimalimizin olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Faizlerin düÅŸürülmesi hepimiz açısından son derece önemli bir konu olmakla beraber, likidite rasyosu nedeniyle de kaybedilen mevduatların en az yarısının son iki günde telafi edilmesi gerekeceÄŸi kanısındayım. Rakamlarla ifade etmem gerekirse, bu sabah itibariyle likidite yeterliliÄŸi açısından ( ) ytl lik bir marjımız bulunmakta. DiÄŸer yandan ise ilk 3 gündeki “( ) YTL üzeri miktarlı olan” ( ) adet mevduat iÅŸleminin tutarı ise ( ) YTL'dir. Bu nedenledir ki, haftanın sonuna doÄŸru geliÅŸmelere göre Ykb özelinde strateji belirlenmesi açısından yönlendirmelerinize ihtiyaç duyacağız." ÅŸeklindeki yazışmalardan bu anlaÅŸmanın uygulamaya konulduÄŸu, “(...) DiÄŸer yandan ...'in ( ) TL düzeyindeki dönüÅŸü ile, özellikle kamu bankalarından oran alanmüÅŸterimiz ...jn ( ) TL tutarındaki dönüÅŸü bizim açımızdan kritik olacaktır. Bu iÅŸlemleri hafta başında gerekirse çıkarabiliyor olmakla beraber, haftasonunda çıkan mevduatların yerine Likidite Yeterlilik Rasyosu nedeniyle yeni iÅŸlem almak durumunda kalabileceÄŸimiz ihtimali söz konusudur. Bu nedenle haftanın ilk 3 iÅŸgünü içinde Akbank ile Garanti Bankası'nın bu anlaÅŸmaya uymasını beklemekle beraber, Ä°ÅŸ Bankası ile kamu bankalarının bu anlaÅŸma dahilinde olup olmadığına göre, bumevduatları diÄŸer bankalara ödeme ihtimalimizin olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Faizlerin düÅŸürülmesi hepimiz açısından son derece önemli bir konu olmakla beraber, likidite rasyosu nedeniyle de kaybedilen mevduatların en az yarısının son iki günde telafi edilmesi gerekeceÄŸi kanısındayım.f...)” ÅŸeklindeki yazışmalarla anlaÅŸmanın geniÅŸletilmeye çalışıldığı “Merhabalar, Kamu bankaları ve iÅŸ bankası da dahilmiÅŸ” ÅŸeklindeki cevapla özellikle iÅŸ bankası ve kamu bankalarının da anlaÅŸmaya dahil olduÄŸunun belirlendiÄŸi görülmüÅŸtür.

Rekabet kurulunun kararının 75 ile 79. paragraflarında yer alan aÅŸağıdaki ifadelerden “Gecikmeye giren müÅŸterilerden Nisan 2009 itibariyle, “SMS ile yaptığımız gönderiler ve/veya telefon ile yaptığımız aramalar" için aylık 1 TL Gecikme Bildirim Ücreti tahsil etmeye baÅŸlamıştık. Åžu anda gecikme bildirim ücreti ile her ay ortalama olarak ( ) TL gelir elde etme1kteyiz. Rakip bankaların, ilave gelir elde etmek amacıyla gecikme bildirim ücretlerini arttırdığını görüyoruz.(Rekabetteki ücretler ekteki tabloda yer almaktadır.) Bu kapsamda biz de Haziran ayında duyurup AÄŸustos ayında Gecikme Bildirim Ücretini 2TL'ye arttırmayı öneriyoruz, ilgili güncelleme ile birlikte2010’da ( ) TL tutarında ilave gelir elde edebileceÄŸiz.”, “tarafından 10.06.2010 tarihinde gönderilen cevapta, “Arttırılması konusunda mutabıkım ama TL Vdan TL 2‘ya çıkmak 100% zam anlamına geliyor. 1.5 ti veya 1.25 TL daha makul deÄŸilmi." ifadeleri yer almaktadır.”, “Aldığımız Insider bilgi ile Akbank'ın da gecikme ücretini 2 TL'ye çıkarmayı planladığını öÄŸrendik. Ä°ÅŸ Bankası’nın 2 TL ücret tahsil etmesi, Akbank'ın ücret arttırma planı yapması vemüÅŸterilerin bu konuda 'price sensitive' olmaması nedenleriyle 2 TL'yi önermiÅŸtik. (Gecikme bildlrimücreti nedeniyle ayda ortalama olarak 2 adet ÅŸikayet almaktayız.)Aiternatif olarak, gecikme bildirim ücretini 1.5 TL'ye arttırmayı ve 6 ay sonra müÅŸterilerden gelenbildirimlere ve rekabetin durumuna göre tekrar deÄŸerlendirme yapmayı öneriyoruz. 1.5 TL ücret Ä°le2010 yılında ( ) TL tutarında ek gelir elde edeceÄŸiz.” anlaÅŸmaya dahil olan bankaların sms ücretleri konusunda dahi uyumlu hareket içinde oldukları anlaşılmaktadır.

“Telefonda önerdiÄŸiniz gibi, yarın sabah itibarıyla geçerli olmak üzere, tüm vade ve yetki seviyelerinde oranlarımızı TL'de 20 bps, YP’de ise 10 bps düÅŸecek ÅŸekilde oran tablomuzu güncelledik. Bu durumda iÅŸ kolu yetkisindeki aylık oranlarımız....Bu arada. Ak. YKB, Garanti, iÅŸ. Finans, ING ve TEB’den, yarın itibarıyla oran deÄŸiÅŸikliÄŸi planlayıp planlamadıklarını sorguladık. Garanti/ING/Finans/TEB deÄŸiÅŸiklik yapmayı düÅŸünüyor. ING yarın düÅŸüÅŸ yapacak; Garanti/Finans/TEB ise oranlarını Pzt deÄŸiÅŸtirmeyi planlıyormuÅŸ. Faizle ilgili sadece TEB net bilgi iletti: TL’de %9,60 fiyatlayacaklarmış. Bu kapsamda, Satış’ın görüÅŸünü de göz önünde bulundurarak, YP'de faiz deÄŸiÅŸikliÄŸi yapılmaması konusunda son görüÅŸünüzü alabilir miyiz?” ÅŸeklindeki ifadeler varılan anlaÅŸmaların uygulamalara da yansıdığım göstermektedir. Bu bölümde yer alan maddi vakıalara iliÅŸkin tespitlere iliÅŸkin örnekleri çoÄŸaltmak mümkündür. Ancak yukarıdaki ifadeler dahi anlaÅŸmanın varlığını ve uygulandığını kabule yeterli görülmüÅŸtür.

Kurul kararının 106,107,108 paraglafları incelenmiÅŸ 112. paragrafındaki tablo özellikle dikkat çekici bulunmuÅŸtur. 115,116, 119,120, paragraflarında faiz oranlarının ihlale katılan bankalar arasında önceden görüÅŸülmesine iliÅŸkin tespitler yer almıştır. 122,127,130,134 görülmüÅŸ 135 paragrafda, yapılan centilmenlik anlaÅŸması denilen anlaÅŸmaya vurgu yapılmıştır. 137 paragrafda ticari krediler yönünden yapılan sözleÅŸmeler, 151. paragrafda kamu bankalarının rekabeti bozucu anlaÅŸmaya katılım süreci açıklanmıştır.

Rapordan anlaşıldığı üzere öncelikle beÅŸ büyük banka yöneticisi bir araya gelmiÅŸ, ortak hareket etmek yönünde karar almışlardır. Daha sonra bu toplantılara diÄŸer yedi banka katılmış olup üçü kamu bankasıdır. Banka yöneticilerinin görüÅŸmeleri, daha alt seviyede devam etmiÅŸ ve toplantılardan sonra bankalar birbirlerivle uyumlu olarak faiz oranlarım belirlemiÅŸ ve benzer uygulamalarda bulunmuÅŸlardır. Hatta tüketici banka mudilerine gönderilen sms mesaj ücretlerinden dahi fayda saÄŸlanmak amacıyla, bu ücretlerin tespiti konusunda ortak karar gereÄŸi, ücretlerin yükseltilmesi ÅŸeklinde uygulamalar yapılmıştır. 159,160, 166-187 paragraflar arasında kullandırılan krediler ile ilgili detaylı açıklamalar ile uyumlu eylemlerin uygulandığı kredi türleri tablolarla ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Keza raporun sonraki bölümlerinde uyumlu eylemlerin neticelerinden faiz oranlarına yansımalarından ayrıntılı olarak söz edilmektedir, 248 ve devamı paragraflarında kamu bankalarının rekabet ihlali yönünden deÄŸerlendirilmeleri ile özellikle AB hukuku yönünden uygulamaları irdelenmiÅŸ, kamu bankaları aleyhine rekabet ihlali yönünden karar verilip verilemeyeceÄŸi hususlarında açıklamalar yapılmıştır.282 paragraf ve sonrasında beÅŸ bankanın sürece dahil olmaları iııcelenmiÅŸtir.300. paragrafdan sonra bankaların savunmaları incelenmiÅŸ 649. paragrafdan sonra ise idari para cezalarının uygulanması ve karar belirtilmiÅŸtir.

Davalı banka ve rekabeti ihlal eden diÄŸer bankaların ekonomik büyüklükleri, piyasaya olan hakimiyetleri kurul kararında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Keza yine kararda davalı vekili tarafından istenilen veriler toplanmış ve deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Esasen bütün bankaların ve hatta mal veya hizmet sunan, kar amaçlı ticari ÅŸirketlerin toplanması talep edilen bu veriler ışığında hareket ettikleri açıktır. Piyasa ÅŸartlarına göre, enflasyon, dövizdeki hareketler, ekonomik krizler dikkate alınarak faizler belirlenmekte olup, bankaların ekonominin gereÄŸi olarak belirlediÄŸi faiz oranlarına, ücret kararlarına müdahale edilmez, edilemez. Ancak açılan davada söz konusu olan, ekonominin gereklerine göre yapılan anlaÅŸmalar, uygulamalar deÄŸil, piyasaya hakim bankaların bir araya gelerek rekabeti bozucu anlaÅŸmaları, kartel seviyesine ulaÅŸmasa dahi uyumlu eylemleridir. Bu nedenle davalı vekillerinin dünya piyasalarının, merkez bankası verilerinin getirtilmesi yönündeki talepleri dikkate alınmamıştır. Esasen Rekabetin Korunması Hakkında Kanun' un 3. maddesinde “Hakim Durum; Belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teÅŸebbüsün, rakipleri ve müÅŸterilerden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücünü” ifade eder ÅŸeklinde tanımı yapılan ve piyasanın %92 sine hakim olan anlaÅŸmaya dahil bankaların, ekonomik verileri de doÄŸrudan doÄŸruya etkiledikleri ve deÄŸiÅŸtirecek büyüklükte oldukları izahtan varestedir.

Davalı banka ve diÄŸer bankalann, rekabeti bozucu eylemleri, centilmenlik anlaÅŸması yapmış olmaları, ve bu durumu uzun bir süreçte sürdürdükleri dikkate alındığında, eylemlerini münferit, sadece belirli bankacılık iÅŸlemlerine hasrederek gerçekleÅŸtirmiÅŸ olmaları veya bütün bankacılık iÅŸlemlerinde uygulayıp uygulamamaları önemli deÄŸildir. Zira aslolan rekabetin hiç bir ÅŸekilde bozulmaması gereÄŸidir. Rekabet bozulduktan sonra bunun sadece belirli ürünlere iliÅŸkin olup olmaması deÄŸil, önemli olan güven kurumu olan bankalara olan güvenin zedelenmesi sorunudur. Zira bankalar, beÅŸ ortaklı anonim ÅŸirketler olmayıp özel izinle kurulan ÅŸirketlerdir. Kanun koyucu bankacılık ile ilgili faaliyetleri düzenlerken, tefeciliÄŸi suç saymış ve bankalarında buna baÄŸlı olarak dürüstlük içerisinde davranmalarını istemiÅŸtir.

Bir bankanın belirli bankacılık iÅŸlemleri yönünden anlaÅŸmaya uyup uymaması, veya bir kısım müÅŸterileri yönünden anlaÅŸmaya sadık kalarak fazla faiz tahsil ederken, bir kısım müÅŸterilerine imkanlar tanıması faiz oranlarını krediler yönünden düÅŸük, vadeli hesaplar yönünden yüksek tutması sadece zararın varlığını belirlemek, miktarını tespit etmek noktalarında önemlidir.

Rekabet Kurumu BaÅŸkanlığının elindeki yasal imkanlar çerçevesinde bulduÄŸu delillerin bankaların kendi iç yazışmalar ile bu yazışmalar sonrasında yaptıkları uygulamalara iliÅŸkin olduÄŸu görülmektedir. Rekabet Kurumunun kararında maddi vakıalara iliÅŸkin yapılan tespitler ve deÄŸerlendirmeler rekabetin ihlal edildiÄŸi konusunda yeterli bulunmuÅŸtur. Esasen davalı tarafça da bu maddi vakıalar inkar edilmiÅŸ deÄŸildir.

Bankaların bir araya gelerek rekabeti bozucu anlaÅŸmayı yaptıkları bu ÅŸekilde haksız fiil olan eylemi gerçekleÅŸtirdikleri, davalı bankanın bu anlaÅŸmaya uyarak davacıya normalde uygulayabileceÄŸi faiz oranından daha fazla faiz uygulayarak, eylemi somutlaÅŸtırdığı sabittir. Davalının bu eylemi neticesinde davacı normalde ödeyeceÄŸinden daha fazla faiz ödemiÅŸtir. Davacının zararı bilirkiÅŸi raporu ile sabit olmuÅŸtur. Davalı banka rekabeti bozucu anlaÅŸmaya uyarak fazla faiz talep etmese idi, davacı da bu zarara uÄŸramayacaktı. Yapılan uygulama ile oluÅŸan zarar arasında illiyet bağı olduÄŸu açıktır.

Davacı tarafından. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun' un 58. maddesine dayanılarak istenilen tazminat, haksız fiil tazminatı olmayıp Ä°Ä°K. Düzenlenen icra inkar tazminatı gibi kendisine özgü (Sui generis) özel bir tazminat türüdür. Bu nedenle davalı vekilinin haksız fiil tazminatına iliÅŸkin olarak yapmış olduÄŸu savunmalar somut dosya yönünden Mahkememizce dikkate alınmamıştır.

Rekabetin korunması hakkında kanunun 58 maddesine göre bu tazminata hükmedil meÅŸin in ÅŸartları ise Rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması veya hakim durumun (RKHK 3 maddesine göre Hakim Durum: Belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teÅŸebbüsün, rakipleri ve müÅŸterilerden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücünü ifade eder) kötüye kullanılması, bu anlaÅŸma sonucu tüketici yönünden zarar oluÅŸmasıdır.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun “Madde 4 - Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doÄŸrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doÄŸuran yahut doÄŸurabilecek nitelikte olan TeÅŸebbüsler arası anlaÅŸmalar, uyumlu eylemler ve teÅŸebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.

Bu haller, özellikle ÅŸunlardır:

a) Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluÅŸturan maliyet, kar gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım ÅŸartlarının tesbit edilmesi.

Bir anlaÅŸmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda piyasadaki fiyat deÄŸiÅŸmelerinin veya arz ve talep dengesinin ya da teÅŸebbüslerin faaliyet bölgelerinin, rekabetin engellendiÄŸi, bozulduÄŸu veya kısıtlandığı piyasalardakine benzerlik göstennesi, teÅŸebbüslerin uyumlu eylem içinde olduklarına karine teÅŸkil eder.

Ekonomik ve rasyonel gerekçelere dayanmak koÅŸuluyla taraflardan her biri uyumlu eylemde bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir.” (Somut olayla ilgisi bulunmayan bentler aktarılmamıştır)

ÅŸeklindeki düzenlemesiyle uyumlu eylemin tanımım yapmış tahdidi olmayacak ÅŸekilde bir kısım eylemlerin, doÄŸrudan uyumlu eylem sayılacağını belirtmiÅŸtir. Maddenin son iki fıkrasında bir anlaÅŸmanın ispatlanamadığı durumlardan söz edilmekte olup, somut dosya da anlaÅŸmanın varlığı sabittir. Rekabetin korunması hakkında kanunun 59. maddesine göre “Zarar görenlerin, bir anlaÅŸmanın varlığı ya da piyasada rekabetin bozulduÄŸu izlenimi veren, özellikle piyasaların fiilen paylaşılması, uzun sayılacak bir süre piyasa fiyatında gözlenen kararlılık, fiyatın piyasada faaliyet gösteren teÅŸebbüslcrce birbirine yakın aralıklarla artırıldığı gibi kanıtları yargı organlarına sunmaları halinde, teÅŸebbüslerin uyumlu eylem içinde bulunmadıklarını ispatlama yükü davalılara geçer. Rekabeti sınırlayıcı anlaÅŸma, karar ve uygulamaların varlığı her türlü delille ispatlanabilir” ÅŸeklindeki kanun maddeleri rekabetin bozulduÄŸunun kabulü için somut anlaÅŸma olmadan dahi uyumlu eylemlerin varlığını yeterli saymış, bu durumun her türlü delil ile de ispatlanabileceÄŸini belirtmiÅŸtir.

6754 sayılı BilirkiÅŸilik Kanunu' nun 3. maddesine göre “Genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleÄŸinin gerektirdiÄŸi hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkiÅŸiye baÅŸvurulamaz.”hükınü gereÄŸi Rekabet hukuku konusunda uzman görüÅŸü alınmasına gerek görülmemiÅŸtir. Rekabet kurulunun kararı ticari ve ekonomik açılardan yeterli bulunduÄŸundan bu konularda da bilirkiÅŸi incelemesi yaptırılmasına gerek duyulmamıştır. Rekabet Kurulu kararında rekabeti ihlal eden uyumlu eylemler neticesinde hangi tür kredilerde hangi oranlarda fayda temin edildiÄŸi açıkça gösterilmiÅŸtir. Bu konuda da cevap dilekçesinde açıklama bulunmadığı gibi talep yer almamaktadır. Davalının davayı uzatmak mümkün olursa açılması muhtemel davalar yönünden zamanaşımı defi için vakit kazanmak amacıyla hareket ettiÄŸi görülmektedir. Davacının uÄŸramış bulunduÄŸu zararın tespiti için konusunda uzman mali müÅŸavir bilirkiÅŸiden, davacının, rekabet kurulunun tespitleri doÄŸrultusunda bankalar arasında uyumlu eylem birliÄŸi olmasa idi daha düÅŸük faiz oranları ile kredi kullanabileceÄŸi dikkate alınarak, uÄŸradığı zararın tespiti istenmiÅŸtir. Alınan bilirkiÅŸi raporunda davacının uÄŸradığı zarar 5.861,44 TL olarak belirlenmiÅŸtir. Raporda uÄŸranılan zarar iki türlü deÄŸerlendirilmiÅŸ ve mahkemizce de bu hesaplamalar incelenmiÅŸtir. Ä°lk olarak davacının fazladan ödemiÅŸ olduÄŸu faiz hesaplanmış, daha sonrada bu öedemelerin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar olan dönem için faiz hesabı yapılmıştır. Temeli faiz uygulamalarına iliÅŸkin bulunan bankacılık sektörü düÅŸünüldüÄŸünde bu durum mahkememizce adil kabul edilmiÅŸ, fazladan ödenen faiz üzerinden hesaplanan faizin zarara eklenmesi gerektiÄŸi kanaatine varılmıştır. Eylemin haksız fiile dayanması nedeniyle bankanın temerrüdü için gerekli olan ihtar ÅŸartı aranmamıştır.

Rekabet Kurulu’ nun kararında gösterilen maddi vakıalar, tazminat yönünden aranacak ilk ÅŸartın varlığını kabule yeterli bulunmuÅŸtur. Alman bilirkiÅŸi raporu ile de davacının zarara uÄŸradığı belirlenmiÅŸtir. Bu nedenle ÅŸartları oluÅŸtuÄŸundan tazminata hükmedilmesi gerektiÄŸi kanaatine varılmıştır.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun' tın 58. maddesine göre “Rekabetin engellenmesi bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı Ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teÅŸebbüsler, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teÅŸebbüs ya da teÅŸebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde, zarar gören teÅŸebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün karlar, geçmiÅŸ yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır. Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaÅŸması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduÄŸu hallerden kaynaklanmaktaysa, hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, uÄŸranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiÄŸi veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata hükmedebilir.”

Madde metni dikkate alınarak davalı tarafın elde ettiÄŸi karlar yerine, en azından davacı tüketicinin uÄŸradığı maddi zarar yönünden lehine tazminata hükmetmek gerektiÄŸi, ekonomik bir yaptırım uygulanmaması halinde, rekabet ihlalinin yaptırmışız bırakılmasının, rekabet ihlallerinin tekrarına neden olabileceÄŸi deÄŸerlendirilerek tazminata karar verilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Ancak tazminat oranının belirlenmesinde VUK vergi dairelerinin Ä°lk ihlalde bir kat mükerrer ihlalde üç kat olarak ceza uygulaması gibi, yine rekabet hukukunun doÄŸum yeri olan ABD de uygulanan haksız rekabet uygulamalarındaki izlenen yol dikkate alınarak, bankaların bilinen bu ilk ihlalleri yönünden, ekonomideki önemleri de gözetilerek zararın bir katı oranında tazminata hükmedil meÅŸinin yerinde olacağı kanaatine varılmıştır. Banka yöneticilerinin hatalı uygulamaları nedeniyle bu uygulamalarda etkisi bulunmayan banka ortaklarının aşırı zarar görmelerinin de önüne geçilmeye çalışılmıştır.

Dava tarihine kadar olan zararlar bilirkiÅŸi raporunda belirlendiÄŸinden dava tarihi esas alınarak bu tarihten sonrası için avans faizine hükmolunmuÅŸtur. Vekalet ücreti ve harç yönünden yukarıdaki açıklamalar yönünde uygulama yapılmıştır.

Mahkememizce yukarıda açıklanan gerekçelerle açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiÅŸ, bilirkiÅŸi raporu ile tespit olunan davacının uÄŸramış olduÄŸu zarar ve takdir olunan tazminata hükmedilerek aÅŸağıdaki ÅŸekilde hüküm kurulmuÅŸtur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Açılan davanın KABULÜ ile;

1 - BilirkiÅŸi raporunda davacı zararı olarak hesaplanan 11.479,73 TL’nin dava tarihinden itibaren baÅŸlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

2- 4054 sayılı yasanın 58/2 maddesi uyarınca mahkemenizce takdir olunan 1 kat tazminat talebi olarak 11.479,73 TL'nin dava tarihinden itibaren baÅŸlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

3- Fazlaya iliÅŸkin tazminat taleplerinin reddine,

4- Davacı tarafından yapılan 522.00 TL yargılama masrafından kabul ve red oranına göre 261,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 22.00 TL yargılama masrafından kabul ve red oranına göre 11,00 TL'nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye yargılama masrafının davalı üzerinde bırakılmasına, taraflar tarafından peÅŸin yatırılan gider avansından kalan miktarın talep halinde taraflara iadesine,

5- Hükmolunan zarar ve tazminat yönünden toplam 22.959,46 TL üzerinden hesaplanan 1.568,36 TL harcın davalıdan alınarak hâzineye gelir kaydına, reddolunan kısım yönünden davacı tüketiciden 6502 sayılı yasa uyarınca harç alınmasına yer olmadığına,

6- Kabul olunan kısım yönünden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 2.755,14 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

7- Reddolunan kısım yönünden A.A.Ü.T.'ne göre hesaplanan 2.755,14 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine.

Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliÄŸ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.